Katarakt ameliyatı için en kritik doktor tavsiyesi, başarının modern ve kişiye özel bir ön hazırlık sürecinden geçtiğinin bilinmesidir. Bu süreç sadece kataraktın teşhisinden ibaret olmayıp, gözün tüm optik sisteminin ileri teknolojiyle haritalanmasını, mevcut sağlık durumunuzun değerlendirilmesini ve yaşam tarzınıza en uygun göz içi merceğin titizlikle seçilmesini kapsar. Doğru planlama ile hedeflenen, yalnızca bulanıklığı gidermek değil aynı zamanda size mümkün olan en yüksek görme kalitesini ve konforunu sunmaktır. Bu kapsamlı değerlendirme, ameliyat sonucunu doğrudan belirleyen en önemli adımdır.
Ameliyat kararı için görme keskinliği tek başına yeterli mi?
Kesinlikle hayır. Görme muayenesinde harf tablosunda okuduğunuz sıra yani görme keskinliğiniz, bulmacanın sadece bir parçasıdır. Modern katarakt cerrahisinde, bir rakamdan veya orandan çok daha fazlasına odaklanılır: sizin günlük hayatta ne yaşadığınıza. Bir insanın katarakttan ne kadar etkilendiği, sadece sayılarla ölçülemez. Önemli olan görmenizdeki bozulmanın hayatınızı nasıl etkilediğidir.
Ameliyat kararını verirken asıl belirleyici olan yaşadığınız zorluklardır. Doktorunuzla konuşurken şu gibi şikayetlerinizden bahsetmeniz çok önemlidir.
- Gece araba kullanırken karşıdan gelen ışıkların dağılması ve kamaşma
- Güneşli havalarda gözleri kısarak bakma ihtiyacı
- Okuma sırasında harflerin bulanıklaşması veya iç içe girmesi
- Renklerin daha soluk, sarımtırak veya mat görünmesi
- Televizyon izlerken görüntülerin net olmaması
- Yakınlarınızın yüz ifadelerini seçmede zorlanma
Örneğin görme keskinliği %80 olan bir tır şoförü, gece farların yarattığı kamaşma yüzünden işini yapamaz hale gelebilirken, görmesi %50 olan ve daha sakin bir hayat süren bir kişi bu durumdan daha az şikayetçi olabilir. Bu yüzden ameliyat ihtiyacı kişiden kişiye değişir ve temel belirleyici, sizin yaşam kalitenizdir.
Doktorun mikroskopla yaptığı katarakt muayenesinde nelere bakılır?
Biyomikroskop adı verilen özel bir mikroskopla yapılan bu detaylı muayene, katarakt ameliyatının temel taşıdır. Bu sırada gözünüzün ön kısmı katman katman incelenerek ameliyatın başarısını etkileyebilecek her türlü detay not edilir. İncelenen başlıca yapılar şunlardır:
- Kataraktın kendisi
- Kornea (gözün ön camı)
- Göz bebeği ve iris (gözün renkli kısmı)
- Ön kamara (gözün ön bölümünün derinliği)
Peki bu incelemeler ne anlama geliyor? Kataraktın sertlik derecesi, ameliyat sırasında ne kadar enerji kullanılacağını ve ameliyatın ne kadar sürebileceğini belirler. Çok sert bir katarakt, daha fazla özen ve farklı teknikler gerektirebilir. Kornea, gözün en önemli kırma yüzeyidir; üzerindeki en ufak bir leke, düzensizlik veya kuruluk, hem ameliyat planını hem de ameliyat sonrası mercek numarasını etkiler. Göz bebeğinin ne kadar iyi büyüdüğü, ameliyatın konforu için kritik öneme sahiptir. Küçük kalan bir göz bebeği, cerrahiyi zorlaştırabilir ve ek önlemler gerektirir. Ayrıca bazı prostat ilaçlarının neden olabildiği Gevşek İris Sendromu (IFIS) riski de bu muayenede değerlendirilir. Gözün ön kısmının derinliği ise hem ameliyat sırasındaki riskleri belirler hem de gözünüze takılacak merceğin numarasının hesaplanmasında kullanılan formüller için önemli bir veridir.
Göz tansiyonu ölçümünün katarakt ameliyatı için önemi nedir?
Göz içi basıncının, yani halk arasındaki adıyla göz tansiyonunun ölçülmesi, ameliyat öncesi kontrolün vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu basit ölçüm, mevcut bir glokom (göz tansiyonu) hastalığınız olup olmadığını veya bu hastalık için bir risk taşıyıp taşımadığınızı ortaya çıkarır. Glokom varlığı, tüm ameliyat sürecini yeniden şekillendirir. Bu durumda mercek seçimi daha hassas bir konu haline gelir, ameliyat sonrası takip süreci değişir ve hatta bazen katarakt ameliyatı ile birlikte glokomu da tedavi eden kombine bir cerrahi (MIGS prosedürleri gibi) planlanabilir. Bu nedenle göz tansiyonunuzun bilinmesi, size en uygun ve en güvenli tedaviyi sunmanın ilk adımıdır.
Katarakt ameliyatı için neden gözün haritası çıkarılmalı?
Gözünüzün en önündeki saydam tabaka olan kornea, bir nevi gözün penceresidir ve gözün toplam kırma gücünün büyük bir kısmını oluşturur. Ameliyat sonrası hedeflenen sıfır numara gibi bir sonuca ulaşmak için bu pencerenin şeklinin ve gücünün kusursuz bir şekilde ölçülmesi gerekir. Ameliyat sonrası “beklediğim gibi olmadı, numaram kaldı” gibi durumların en sık nedeni, işte bu kornea ölçümlerindeki hassasiyet eksikliğidir. Kornea topografisi veya tomografisi, korneanın üç boyutlu bir haritasını çıkararak yüzeyindeki tüm girinti, çıkıntı ve eğrilikleri detaylı olarak gösterir. Bu harita, özellikle astigmatı olan hastalarda, astigmatın türünü (düzgün mü, düzensiz mi) anlamak için hayati önem taşır. Bu bilgi olmadan, astigmatı düzelten torik (astigmatlı) bir merceğin doğru bir şekilde planlanması mümkün değildir. Ayrıca bu test, gizli kalmış keratokonus gibi hastalıkları da ortaya çıkarabilir.
Göz uzunluğu ölçümü katarakt ameliyatını nasıl etkiler?
Gözün önünden arkasına kadar olan uzunluğunun (aksiyel uzunluk) ölçümü, mercek numarasını belirleyen en kritik verilerden biridir. Bu ölçümdeki sadece 1 milimetrelik küçücük bir hata bile, ameliyat sonrası gözünüzde yaklaşık 2.5-3.0 diyoptri, yani oldukça yüksek bir numara hatası kalmasına neden olabilir. Bu da ameliyat sonrası kalın gözlükler kullanmak zorunda kalmanız anlamına gelir. Günümüzde bu ölçüm için altın standart, optik biyometri adı verilen, göze temas etmeden lazer ışığıyla ölçüm yapan cihazlardır. Bu teknoloji, eski yöntem olan ultrasona göre çok daha hassas ve güvenilir sonuçlar vererek numara hatası riskini en aza indirir.
Katarakt ameliyatı öncesi neden sarı nokta (makula) tomografisi gerekir?
Katarakt, tıpkı kirli bir pencere camı gibi, arkasındaki manzarayı, yani gözün sinir tabakası olan retinayı görmemizi zorlaştırır. Özellikle görmemizin en keskin olduğu merkez nokta olan sarı noktanın (makula) sağlığı, ameliyat sonrası ne kadar iyi göreceğinizin en önemli belirleyicisidir. Bazen kataraktın arkasında gizli kalmış, görmeyi ciddi şekilde etkileyen ancak dışarıdan fark edilmeyen sorunlar olabilir. Optik Koherens Tomografi (OCT), makulanın kesitlerini alarak mikron düzeyinde inceleyen, ağrısız ve hızlı bir görüntüleme testidir. Bu test, makulada sıvı toplanması, zar oluşumu veya incelme gibi sorunları ortaya çıkarır. Özellikle “akıllı mercek” olarak bilinen multifokal veya trifokal merceklerin takılması planlanıyorsa, makulanın tamamen sağlıklı olduğundan emin olmak için OCT çekilmesi bir zorunluluktur. Sağlıklı olmayan bir makulaya takılan akıllı mercek, hayal kırıklığına neden olabilir.
Göz içi merceğinin numarası hangi formüllerle hesaplanır?
Yukarıda bahsedilen tüm o ölçümler; kornea haritası, göz uzunluğu, ön kamara derinliği gibi veriler, gelişmiş bilgisayar yazılımlarına girilir. Bu yazılımlar, “göz içi lens hesaplama formülleri” olarak adlandırılır. Bu formüller, tüm bu verileri kullanarak gözünüzün içine konulacak yapay merceğin gücünü, yani numarasını diyoptri cinsinden hesaplar. Amaç merceğin ameliyat sonrası göz içinde oturacağı son pozisyonu tahmin etmek ve sizi hedeflediğiniz gözlük numarasına (genellikle uzağı gözlüksüz görmek için sıfır numara) ulaştırmaktır. Barrett Universal II, Kane, EVO gibi yeni nesil formüller, eski formüllere kıyasla çok daha isabetli sonuçlar vererek “numara sürprizi” yaşama ihtimalini önemli ölçüde azaltmıştır.
Katarakt ameliyatı öncesi genel sağlık kontrolü ve kan tahlili şart mıdır?
Bu konuda eski alışkanlıklar ile güncel tıp bilgisi arasında farklar vardır. Damla ile uyuşturularak yapılan standart bir katarakt ameliyatı için, genel sağlık durumu iyi olan bir hastada rutin kan tahlilleri veya EKG gibi testlerin ameliyat güvenliğini artırmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak bu genel sağlığınızın önemsiz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, testlerden daha da önemli olan doktorunuzla yapacağınız detaylı görüşmedir. Ameliyatınızı planlarken doktorunuza eksiksiz bilgi vermeniz gereken en önemli konular şunlardır:
- Tüm sistemik hastalıklarınız (şeker, tansiyon, kalp, astım vb.)
- Kullandığınız tüm reçeteli ve reçetesiz ilaçlar
- Aldığınız tüm vitaminler, bitkisel takviyeler ve kürler
- Özellikle prostat veya yüksek tansiyon için kullanılan bazı ilaçlar (alfa blokerler)
- Bilinen tüm ilaç ve madde alerjileriniz
Doktorunuz, bu bilgiler ışığında gerçekten bir risk olup olmadığını değerlendirecek ve yalnızca gerekli görürse ilgili branş hekiminden ek bir görüş veya test isteyecektir.
Glokom (göz tansiyonu) hastalığı olanlarda katarakt ameliyatı nasıl planlanır?
Glokom ve kataraktın bir arada olması, iki kat daha dikkatli bir planlama gerektirir. Glokomlu gözlerde ameliyat sonrası göz tansiyonunda geçici yükselmeler daha sık görülebilir. Uzun yıllar kullanılan glokom damlaları, göz yüzeyinde kuruluğa neden olabilir ve bunun ameliyattan önce tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca bazı glokom türleri, göz merceğini yerinde tutan hassas liflerin zayıflamasına yol açarak ameliyatı daha riskli hale getirebilir.
Bu hastalarda mercek seçimi de kritik bir rol oynar. Glokom, görme kalitesini ve kontrast hassasiyetini zaten azaltan bir hastalıktır. Multifokal (akıllı) mercekler de optik tasarımları gereği kontrastı bir miktar düşürdüğü için, bu iki etkiyi birleştirmek genellikle istenmez. Bu nedenle glokom hastalarında genellikle en kaliteli ve en net görüşü sağlayan tek odaklı (monofokal) veya astigmatı varsa torik mercekler tercih edilir. Ayrıca modern cerrahide katarakt ameliyatı ile birlikte göz tansiyonunu düşürmeye yönelik mikro-stentlerin (MIGS) yerleştirildiği kombine ameliyatlar da başarılı bir seçenektir.
Şeker (diyabet) hastalarında katarakt ameliyatı öncesi hazırlık nasıl olur?
Diyabetli bir hastanın katarakt ameliyatından en iyi sonucu alabilmesi için ameliyat öncesi hazırlık dönemi çok önemlidir. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken temel adımlar vardır:
- Kan şekerinin kontrol altına alınması. (Genellikle son 3 aylık ortalamayı gösteren HbA1c değerinin %7’nin altında olması istenir.)
- Detaylı bir retina muayenesi ve OCT ile gözün sinir tabakasının durumunun değerlendirilmesi.
- Eğer görme merkezinde diyabete bağlı bir ödem (su toplama) varsa, öncelikle bu durumun göz içi iğne tedavileriyle tamamen düzeltilmesi.
- Ameliyat sonrası ödem riskini azaltmak için ameliyattan birkaç gün önce başlanacak özel koruyucu damlaların kullanılması.
Şeker hastalarında mercek seçimi de özelliklidir. Retinanın sağlığı ve gelecekte gerekebilecek tedavilerin kolaylığı ön planda tutulur. Bu nedenle multifokal (akıllı) mercekler genellikle tercih edilmez çünkü hem kontrastı düşürebilirler hem de retinanın görüntülenmesini ve lazer tedavisini zorlaştırabilirler. Genellikle en güvenli ve uygun seçenek, yüksek kaliteli tek odaklı (monofokal) bir mercektir.
Sarı nokta (makula) hastalığı katarakt ameliyatı kararını nasıl etkiler?
Bu durum en hassas senaryolardan biridir. Görme azlığının ne kadarının katarakttan, ne kadarının sarı nokta hastalığından kaynaklandığını ayırt etmek gerekir. OCT testi burada yine kilit rol oynar. Eğer görme kaybının asıl nedeni ilerlemiş sarı nokta hastalığı ise, hastaya katarakt ameliyatının merkezi görmeyi mucizevi bir şekilde geri getirmeyeceği, ancak yine de önemli faydalar sağlayabileceği dürüstçe anlatılmalıdır. Bu faydalar şunlardır:
- Genel aydınlanma hissinde artış
- Renklerin daha canlı ve parlak görülmesi
- Işık hassasiyeti ve kamaşmanın azalması
- Çevresel görüşün iyileşmesiyle birlikte daha güvenli hareket etme ve düşme riskinin azalması
Yaş tip sarı nokta hastalığı nedeniyle düzenli iğne tedavisi gören hastalarda ise ameliyat, iğne enjeksiyonlarının arasında, gözün en sakin ve “kuru” olduğu bir zamanda planlanır. Bu hastalarda da görme kalitesini en üst düzeyde tutmak amacıyla tek odaklı (monofokal) veya astigmatı varsa torik mercekler tercih edilir; multifokal (akıllı) merceklerden kesinlikle kaçınılır.
Göz kuruluğu veya kornea sorunları katarakt ameliyatını nasıl değiştirir?
Göz kuruluğu, katarakt adayı hastalarda sandığınızdan çok daha yaygındır ve ameliyatın en önemli adımı olan mercek numarası hesaplamalarını doğrudan etkiler. Kuru bir göz yüzeyi, ölçüm cihazlarının yanılmasına, dolayısıyla yanlış mercek numarası hesaplanmasına ve ameliyat sonrası istenmeyen gözlük numaraları kalmasına neden olabilir. Bu nedenle gözünüzde kuruluk, yanma, batma gibi şikayetler varsa, ameliyat ölçümleri alınmadan önce bu durumun suni gözyaşları ve gerekirse özel ilaçlarla mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Göz yüzeyi sağlıklı ve stabil hale geldikten sonra ölçümler tekrarlanır. Keratokonus gibi korneanın şeklini bozan hastalıklarda ise multifokal veya EDOF gibi premium mercekler kesinlikle uygun değildir, çünkü bu merceklerin düzgün çalışması için kusursuz bir kornea yüzeyi gerekir.
Katarakt ameliyatında kullanılan mercek çeşitleri nelerdir?
Günümüzde katarakt ameliyatında kullanılan çok çeşitli mercekler mevcuttur ve her birinin farklı bir amacı, avantajı ve dezavantajı vardır. Başlıca mercek teknolojileri şunlardır:
- Monofokal (Tek Odaklı) Mercek
- Torik (Astigmatlı) Mercek
- Geliştirilmiş Monofokal (“Monofocal Plus”) Mercek
- EDOF (Artırılmış Odak Derinliği) Mercek
- Multifokal/Trifokal (Çok Odaklı / Akıllı) Mercek
- Işınla Ayarlanabilen Mercek (LAL)
Monofokal mercek, tek bir mesafeyi (genellikle uzağı) en kaliteli şekilde netleştirir ama yakın için gözlük gerektirir. Torik mercek, bunun astigmatı da düzelten versiyonudur. Geliştirilmiş monofokal mercekler, uzağa ek olarak bilgisayar gibi orta mesafede de bir miktar fonksiyonel görüş sunar. EDOF mercekler, uzak ve orta mesafede kesintisiz bir görüş alanı sağlarken, multifokal/trifokal mercekler uzak, orta ve yakın mesafelerin üçünde de gözlüksüz bir yaşam sunma potansiyeli en yüksek olanlardır. Ancak gözlüksüzlük vaadi arttıkça, gece ışıklarında halka, kamaşma gibi yan etkilerin görülme olasılığı da artar. Işınla ayarlanabilen mercekler ise ameliyattan sonra numarasının hassas bir şekilde ayarlanabildiği özel bir teknolojidir. İşin özü, “bedava peynir sadece fare kapanında olur” prensibidir; her avantajın bir bedeli vardır ve doğru mercek, bu dengeyi sizin hayat tarzınıza en uygun şekilde kuran mercektir.
Doğru mercek seçiminde hayat tarzı ve kişilik neden önemlidir?
Özellikle akıllı mercek gibi premium teknolojilerde hasta memnuniyetini sağlayan en önemli faktör, doğru hastaya doğru merceği seçmektir. Bu teknik bir işlemden çok, bir sohbet ve anlama sürecidir. Doktorunuzla konuşurken görsel önceliklerinizin ne olduğunu netleştirmeniz çok önemlidir:
- Hayatınızın büyük bir bölümünü kitap okuyarak, dikiş dikerek veya ince el işleri yaparak mı geçiriyorsunuz?
- Mesleğiniz gereği sürekli bilgisayar ekranına veya bir arabanın gösterge paneline mi bakıyorsunuz?
- Gece sık sık uzun yolculuklar yapan bir şoför müsünüz?
- En büyük hobiniz doğa yürüyüşü veya avcılık gibi uzak görüşün kritik olduğu aktiviteler mi?
Bu soruların cevapları, hangi mesafenin sizin için daha değerli olduğunu belirler. Ayrıca kişilik yapınız da önemlidir. Titiz, detaycı ve mükemmeliyetçi bir yapıya sahipseniz, multifokal merceklerin doğasında olan hafif optik kusurları (kamaşma, halkalar) fark etme ve bunlardan rahatsız olma ihtimaliniz daha yüksek olabilir. Daha rahat ve esnek bir kişiliğe sahip kişiler ise bu yeni duruma daha kolay adapte olabilirler.
Katarakt ameliyatı sonrası gözlükten tamamen kurtulmak mümkün müdür?
Bu beklentilerin doğru yönetilmesi gereken en önemli konudur. Modern mercek teknolojileriyle amaç “gözlüğü tamamen atmak” değil “gözlüğe olan bağımlılığı en aza indirmek” olmalıdır. En gelişmiş trifokal merceklerle bile, çok küçük puntoları okurken veya loş ışıkta bir menüye bakarken ince bir okuma gözlüğüne ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu bir başarısızlık değil teknolojinin doğal bir sonucudur. Ameliyat öncesi görüşmede, bu tür ödünleri ve olası görsel fenomenleri (kamaşma, halkalar gibi) kabul etmeye istekli olup olmadığınızı net bir şekilde konuşmanız, ameliyat sonrası memnuniyetiniz için hayati önem taşır.
Kullandığım kan sulandırıcı veya prostat ilacını katarakt ameliyatı öncesi kesmeli miyim?
Bu çok önemli bir sorudur ve cevabı genellikle nettir. Modern, dikişsiz katarakt cerrahisi damla anestezisi altında yapıldığında, Coumadin, Plavix, Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçların kesilmesine gerek yoktur. Bu ilaçları kesmenin sistemik riskleri (kalp krizi, felç), ameliyattaki kanama riskinden çok daha yüksektir. Tamsulosin (Flomax) gibi prostat ilaçlarının da kesilmesi önerilmez, çünkü bu ilacın iris üzerindeki etkisi kalıcı olabilir ve ilacı kesmek bir fayda sağlamaz. Önemli olan kullandığınız tüm ilaçları cerrahınıza eksiksiz bir şekilde bildirmenizdir. Cerrahınız, bu bilgilere göre ameliyat tekniğini ve alacağı önlemleri ayarlayacaktır.
Katarakt ameliyatı günü için talimatlar nelerdir?
Ameliyat günü yaklaştığında uymanız gereken bazı basit ama önemli kurallar vardır:
- Ameliyat saatinden yaklaşık 6-8 saat önce katı gıda alımını durdurmanız istenir.
- Su gibi berrak sıvılar, ameliyattan birkaç saat öncesine kadar içilebilir.
- Tansiyon, kalp gibi önemli sabah ilaçlarınızı, doktorunuz aksini söylemedikçe, küçük bir yudum su ile almalısınız.
- Kan şekerini düşüren haplar veya insülin, genellikle o sabah kullanılmaz.
- Ameliyat günü yanınızda size refakat edecek ve eve dönüşünüzde size yardımcı olacak bir yakınınızın olması zorunludur.
Katarakt ameliyatı onam formu ne anlama gelir?
Bu form, yasal bir zorunluluk olmasının ötesinde, sizinle doktorunuz arasında kurulan bir “tedavi ortaklığının” sembolüdür. Bu sizin tedavi sürecine aktif olarak katıldığınız, tüm detayları anladığınız ve kararları birlikte verdiğiniz anlamına gelir. Bu süreçte konuşulan temel konular şunlardır:
- Faydalar: Sadece daha iyi görmek değil aynı zamanda artan yaşam kalitesi, renklerin canlanması ve düşme riskinin azalması gibi faydalar.
- Riskler: Enfeksiyon veya retina dekolmanı gibi çok nadir ama ciddi risklerin yanı sıra daha sık görülen geçici yan etkiler.
- Alternatifler: Ameliyat olmamak, daha güçlü bir gözlükle bir süre daha idare etmek gibi diğer seçenekler.
- Hiçbir Şey Yapmamak: Tedaviyi erteleme ve bekleme seçeneğinin sonuçları.

Prof. Dr. Tansu Erakgün, 1968 İzmir doğumludur. 1992’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, göz hastalıkları uzmanlığını 1997’de tamamlamıştır. Belçika ve Almanya’da retina hastalıkları ve vitreoretinal cerrahi eğitimi almıştır. 2004’te doçent, 2010’da profesör unvanını almıştır. Retina cerrahisi için geliştirdiği cerrahi cihazlar dünya çapında kullanılmaktadır. Diyabetik göz hastalıkları, retina hastalıkları ve göz travmaları alanlarında uzmandır. 2016’dan beri İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nde göz doktoru olarak görev yapmaktadır.