Göz tansiyonu, göz içi basıncının normalin üzerine çıkmasıyla ortaya çıkan ve tedavi edilmezse görme kaybına yol açabilen bir durumdur. Glokom en yaygın formudur.
Risk faktörleri arasında genetik yatkınlık, ileri yaş ve uzun süreli kortizon kullanımı yer alır. Düzenli tarama ile erken teşhis mümkündür.
Göz tansiyonu çoğu zaman belirti vermeden ilerler. İleri evrede görme alanında daralma, bulanık görme ve baş ağrısı görülebilir.
Tedavide ilaç tedavisi, lazer uygulamaları ve cerrahi yöntemler kullanılır. Düzenli kontroller, hastalığın ilerlemesini yavaşlatır.
Göz Tansiyonu (Glokom) Nedir?
Göz tansiyonu, tıbbi adıyla glokom, göz içi basıncının artması sonucu görme sinirine zarar veren ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilen ciddi bir göz hastalığıdır. Hastalık genellikle sinsi ilerler, erken evrelerde belirti vermeyebilir. İleri safhalarda görme alanı daralması, bulanık görme ve göz ağrısı görülebilir. Düzenli göz muayenesiyle erken teşhis konulabilir; tedavide göz damlaları, lazer ya da cerrahi yöntemler uygulanır.
Göz Tansiyonu Nedenleri Nelerdir?
Göz tansiyonu veya glokomun nedenleri arasında genetik faktörler önemli bir yer tutar. Hastalık bazı ailelerde daha sık görülür ki bu durum genetik yatkınlığın rolünü gösterir. Yaş da glokom gelişimi için bir risk faktörüdür; özellikle ileri yaş grubunda glokom vakaları artış gösterir. Etnik köken özellikle Afro-Amerikan ve Asya kökenli bireylerde yüksek risk taşır bu gruplarda hastalık daha erken yaşlarda ve daha şiddetli formda ortaya çıkabilir.
- Genetik faktörler
- Yaş
- Etnik köken
Ayrıca yüksek miyopinin de glokom riskini artırdığı bilinir. Miyopi gözün yapısal özelliklerindeki değişikliklerle ilişkilidir ve bu durum iç basıncın artmasına neden olabilir. Steroid kullanımı uzun süreli ve yüksek dozda olması durumunda intraoküler basıncı artırabilir ve glokom riskini yükseltir. Bu nedenle steroid tedavisi gören hastaların göz tansiyonlarının düzenli olarak kontrol edilmesi önerilir.
- Miyopi
- Steroid kullanımı
Sağlık durumları da glokom gelişimini etkileyebilir. Özellikle diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklar göz damarlarında olumsuz etkilere yol açarak glokom riskini artırabilir. Ayrıca göz yaralanmaları da glokomu tetikleyebilir. Ciddi bir göz yaralanması gözün iç yapısında hasara yol açarak drenaj sisteminin bozulmasına ve sonucunda intraoküler basıncın yükselmesine neden olabilir.
Kronik hastalıklar:
- Diyabet
- Hipertansiyon
- Göz yaralanmaları
İç basınç ile ilgili diğer bir etken ise göz içi sıvısının drenajındaki bozukluklardır. Bu tür bozukluklar göz içindeki sıvının normalde dışarı atılmasını engeller ve iç basıncın yükselmesine sebep olur. Anatomik yapıdaki değişiklikler ve doğuştan gelen özellikler de dahil olmak üzere çeşitli nedenler bu drenaj sorunlarına yol açabilir.
Anatomik yapıdaki bozukluklar özellikle göz içindeki drenaj kanallarının dar olması veya tıkanıklığı glokom riskini artırabilir. Özellikle aköz humor sıvısının drenaj yolunu etkileyen herhangi bir anormallik iç basıncın artmasına ve dolayısıyla glokomun gelişmesine neden olabilir.
Glokom Ne Kadar Yaygındır?
Glokom dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen bir göz hastalığıdır. Hastalık optik sinir hasarı ve periferik görme kaybı ile karakterizedir. Bu durum özellikle ileri yaşlarda bireyler için ciddi bir sağlık sorunu oluşturur. Glokomun en yaygın türü olan açık açılı glokom genellikle 40 yaş üstü yetişkinlerde görülür ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Özellikle 75 yaş üstü bireylerde bu oran önemli ölçüde yükselir.
- 40 yaş ve üzeri yetişkinlerde %2 ila %4 arasında görülme oranına sahiptir.
- 75 yaş ve üzerindeki bireylerde bu oran yaklaşık %10’a ulaşır.
Afrika kökenli bireyler açık açılı glokom konusunda en yüksek risk altında bulunur ve bu popülasyonda körlük riski diğer gruplara göre çok daha yüksektir. İnuitlerde ise açı kapanması glokomu daha fazla görülür ve bu durum kadınlarda daha sık rastlanır. Asya kökenli bireylerde de açı kapanması glokomu sıklığı anatomik özellikler nedeniyle daha yüksektir. Japon popülasyonu içinde ise normal tansiyonlu glokom en sık karşılaşılan tipidir.
Glokom riski birinci derece akrabalarda glokom öyküsü olan bireylerde daha yüksektir. Ayrıca diyabet yüksek tansiyon ve kalp hastalığı gibi tıbbi durumlar da riski artırır.
Göz Tansiyonu Sırasında Neler Olur?
Göz tansiyonu sırasında göz içi basıncı yükselir ve bu durum gözün önemli yapıları üzerinde baskı oluşturur. Göz içindeki sıvı aköz humor gözün ön kamarasından arkasına doğru hareket eder. Bu sıvının dengeli bir şekilde akması ve drenajı göz sağlığı için hayati önem taşır. Ancak glokom durumunda bu akış engellenir veya sıvı üretimi artabilir.
Aköz humorun üretimi gözün siliyer cisminin pigmentsiz epitel hücreleri tarafından gerçekleştirilir. Bu sıvı gözün beslenmesinde ve iç basıncının düzenlenmesinde kritik rol oynar. Normal şartlar altında bu sıvı trabeküler ağ ve Schlemm kanalı yoluyla dışarı akar. Fakat glokomda bu drenaj yolları tıkanabilir veya daralabilir.
Drenaj Yolları:
- Trabeküler ağ
- Schlemm kanalı
Göz içi basıncındaki artış optik sinire baskı yapar ve zamanla sinir liflerinin zarar görmesine sebep olur. Bu hasar sinir liflerinin ölümüne ve atrofiye yol açarak görsel sinyallerin beyne iletimini zayıflatır. Sonuç olarak görsel bilginin işlenmesi bozulur ve bu durum görme kaybına neden olabilir.
Basıncın uzun süre yüksek kalması optik sinir başında değişikliklere ve görme alanında azalmalara sebep olur. Bu görsel alan kaybı genellikle periferikten başlar ve merkeze doğru ilerler. Hastalığın ilerlemesi tedavi edilmezse kalıcı körlüğe kadar gidebilir.
Glokomun yönetiminde göz içi basıncının düzenli olarak izlenmesi önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında ilaçlar lazer tedavileri ve cerrahi müdahaleler bulunur. Bu tedaviler göz içi basıncını düşürmeyi ve optik sinire olan baskıyı azaltmayı hedefler.
Göz Tansiyonu Belirtileri Nelerdir?
Göz tansiyonu veya glokom genellikle sessiz bir ilerleyiş gösterir ve pek çok hasta durumun ciddiyetini anlamadan önce belirgin semptomlar geliştirebilir. Hastalığın ilk aşamalarında belirti vermediği için rutin kontroller bu durumun erken tespitinde büyük önem taşır. Optik sinire verilen zarar yavaş yavaş ilerler ve kalıcı görme kaybına yol açabilir.
- Periferik görme kaybı: Hastalar genellikle merkezi görüşlerini korur ancak yavaş yavaş kenar görüşlerini kaybederler.
- Bulanık görme: Göz içi basıncının artmasıyla birlikte görme bulanıklığı ortaya çıkabilir.
- Göz ağrısı ve baş ağrısı: Yüksek göz tansiyonu sebebiyle göz çevresinde ve başta ağrı hissedilebilir.
- Gökkuşağı haleleri: Işıkların etrafında renkli halkalar görülmesi tipik bir belirtidir.
- Kızarıklık: Gözlerde kızarıklık ve rahatsızlık hissi olabilir.
- Mide bulantısı ve kusma: Özellikle akut glokom ataklarında şiddetli göz ağrısıyla birlikte mide bulantısı ve kusma görülebilir.
Normal tansiyonlu glokomda göz içi basınç normal sınırlarda olmasına rağmen optik sinir hasarı ve görme kaybı gelişir. Bu tip glokom yalnızca kapsamlı göz muayenesiyle belirlenebilir çünkü hastalar genellikle herhangi bir semptom göstermez.
Akut açı kapanması glokomu göz içi basıncının hızla yükselmesiyle karakterizedir ve ani göz ağrısı, kızarıklık, görme keskinliğinde düşüş gibi belirgin semptomlarla kendini gösterir. Hastalar genellikle acil müdahale gerektirecek kadar şiddetli belirtiler yaşar.
- Göz bebeğinde genişleme: Atak sırasında göz bebeği tepkisiz kalabilir ve orta derecede genişleyebilir.
- Sert göz küresi: Palpasyonla göz küresinde sertlik hissedilir.
Sekonder glokom başka bir göz rahatsızlığı veya sistemik hastalığın komplikasyonu olarak ortaya çıkar ve genellikle daha önce göz operasyonu geçiren veya diyabetik retinopati gibi durumları olan hastalarda görülür.
Göz Tansiyonu Nasıl Teşhis Edilir?
Glokom tanısı koymak için kapsamlı bir değerlendirme gereklidir. İlk adım fundoskopik muayenedir burada optik sinirin durumu gözlenir. Bu muayene gözün arka kısmındaki yapıların detaylı bir görüntüsünü sağlar. İlerleyen aşamada görme alanı testi yapılır; bu test glokomun görmeyi nasıl etkilediğini belirler. Ayrıca glokomun neden olduğu hasarı anlamak için optik koherens tomografisi (OCT) kullanılır. OCT optik sinir ve çevresindeki retina sinir lifi tabakasındaki değişiklikleri ayrıntılı olarak inceler.
Tonometri glokom tanısında önemli bir adımdır:
- Goldmann applanasyon tonometrisi göz içi basıncı ölçmek için altın standarttır.
- Alternatif tonometreler işbirliği yapmayan hastalar veya özel durumlarda kullanılabilir.
Ek olarak glokom değerlendirmesine yardımcı olan diğer testler şunları içerir:
- Pakimetri kornea kalınlığını ölçer.
- Düzenli görme alanı testleri özellikle oküler hipertansiyonu olan hastalar için önemlidir.
Glokom tanısı genellikle yüksek göz içi basıncı ilerleyici optik nöropati ve görme alanı defektlerinin bir kombinasyonuna dayanır.
Göz Tansiyonu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Göz tansiyonu tedavisi hastalığın türüne ve şiddetine göre değişkenlik gösterir. Genellikle glokom tedavisi göz içi basıncını düşürmeye yönelik uygulamaları içerir. İlk aşamada medikal tedavi ile başlanır ve gerekli görüldüğünde cerrahi yöntemlere başvurulur.
Medikal tedavi genellikle günlük göz damlaları kullanımını içerir. Bu damlalar göz içi basıncını düşürerek daha fazla hasarı önlemeyi amaçlar. Kullanılan ilaç türleri şunlardır:
- Prostaglandin analogları
- β-blokerler
- Karbonik anhidraz inhibitörleri
- α-2 agonistleri
- Miyotik ajanlar
- Rho-kinaz inhibitörleri
- Nitrik oksit veren ilaçlar
Lazer tedavileri medikal tedaviye yanıt vermeyen veya ilave düşürme ihtiyacı olan hastalarda tercih edilir. Bu tedaviler göz içi basıncını geçici olarak azaltır ve genellikle tekrarlanması gerekebilir. Yaygın lazer tedavileri arasında:
- Argon lazer trabeküloplasti
- Seçici lazer trabeküloplasti
- Çoklu atımlı lazer trabeküloplasti bulunur.
Cerrahi tedaviler ilaç ve lazer tedavilerine cevap vermeyen ileri vakalarda uygulanır. Göz içi basıncını düşürmek amacıyla yapılan prosedürler şunlardır:
- Trabekülektomi
- Derin sklerektomi
- Kanaloplasti
- Drenaj valfi veya tüp şant yerleştirilmesi
- Siliyer gövdeye lazer tedavisi
Minimal invaziv glokom cerrahisi (MIGS) hafif ila orta derecede glokomu olan hastalar için daha az riskli bir alternatif sunar. MIGS daha hızlı iyileşme süreci ve düşük komplikasyon riski ile dikkat çeker. Ayrıca bu yöntem hastaların ilaç kullanımını azaltmaya yardımcı olabilir.
Göz Tansiyonu Dikkate Alınması Gereken Diğer Durumlar Nelerdir?
Göz tansiyonu teşhisinde optik nöropatiye neden olabilecek diğer durumların dışlanması önem taşır. Bu süreçte optik atrofi iskemik optik nöropati ve kompresyonlu non-glaukomatöz optik nöropati gibi ayırıcı tanılar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumlar benzer görme kaybı paternleri sergileyebilir ve optik sinirde yalancı çukurlaşma gibi yanılgılara neden olabilir. Özellikle yüksek göz içi basıncının belirlenmesi karakteristik glaukomatöz optik sinir değişikliklerinin tespiti için kritiktir. Gözün ön kamarasının durumunu belirlemek amacıyla gonioskopi yapılması zorunludur. Bu incelemelerle göz tansiyonuna eşlik edebilecek durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Önceki iskemik optik nöropati
- Optik atrofi
- Kompresyonlu non-glaukomatöz optik nöropati
Sıkça Sorulan Sorular
Glokom tamamen iyileştirilebilir mi?
Glokom, optik sinirde oluşan hasarın geri döndürülemediği kronik bir hastalıktır; bu nedenle günümüzde tam bir tedavisi mümkün değildir. Uygulanan tedaviler (ilaçlar, lazer veya cerrahi) esas olarak göz içi basıncını düşürerek hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı ve mevcut görmeyi korumayı amaçlar. Erken teşhis ve düzenli takip ile glokom kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının önüne geçilebilir veya yavaşlatılabilir. Ancak, sinir hücrelerinde meydana gelen hasar kalıcı olduğu için kaybedilen görme fonksiyonları maalesef geri kazanılamaz. Bu yüzden tedavi, daha fazla hasarı önlemeye odaklanır.
Glokom hastaları için özel bir diyet veya yaşam tarzı değişikliği önerilir mi?
Glokom için kanıtlanmış özel bir “glokom diyeti” bulunmamaktadır. Ancak, genel göz sağlığını destekleyici bir beslenme düzeni benimsemek faydalı olabilir. Antioksidanlar açısından zengin (yeşil yapraklı sebzeler, renkli meyveler), omega-3 yağ asitleri içeren (balık gibi) gıdaların tüketilmesi önerilir. Yeterli su içmek ve kafein alımını aşırıya kaçırmamak önemlidir, çünkü yüksek miktarda kafein geçici olarak göz içi basıncını artırabilir. Sigara kullanımından kaçınmak ve kan basıncı gibi sistemik sağlık sorunlarını kontrol altında tutmak da glokom yönetimine dolaylı yoldan katkı sağlayabilir.
Glokom hastaları egzersiz yapabilir mi? Hangi egzersiz türlerinden kaçınmalıdırlar?
Evet, glokom hastaları genellikle egzersiz yapabilir ve düzenli, orta düzeyde aerobik egzersizlerin (yürüyüş, yüzme, bisiklet gibi) göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olabileceğine dair çalışmalar bulunmaktadır. Ancak, bazı egzersiz türleri göz içi basıncını artırabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Özellikle baş aşağı pozisyonlarda uzun süre kalmayı gerektiren yoga duruşları, ağır ağırlık kaldırma sırasında nefes tutma gibi ıkınmaya neden olan aktivitelerden kaçınılması veya doktor kontrolünde yapılması önerilir. Herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka göz doktoruyla konuşmak en doğru yaklaşımdır.
Glokomdan korunmak için alınabilecek önleyici tedbirler var mıdır?
Glokomun tüm türlerinden korunmak mümkün olmasa da, riski azaltmak ve erken teşhis için bazı adımlar atılabilir. En önemli korunma yöntemi, özellikle 40 yaşından sonra ve ailede glokom öyküsü olan bireyler için düzenli ve kapsamlı göz muayeneleridir. Erken evrede saptanan glokom, görme kaybı oluşmadan kontrol altına alınabilir. Bunun dışında, genel sağlık önlemleri de önemlidir: Göz yaralanmalarından korunmak için dikkatli olmak, diyabet ve hipertansiyon gibi sistemik hastalıkları kontrol altında tutmak ve doktor tavsiyesi olmadan uzun süreli kortizonlu ilaç kullanmaktan kaçınmak riski azaltabilir.
Normal göz tansiyonu değerleri nedir ve bu değerler yaşa göre değişiklik gösterir mi?
Göz içi basıncı için genel olarak kabul edilen normal aralık genellikle 10 ile 21 mmHg (milimetre civa) arasıdır. Ancak, “normal” göz tansiyonu kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar bu aralığın üzerindeki değerlerde glokom geliştirmezken (oküler hipertansiyon), bazıları “normal” kabul edilen değerlerde bile glokom hasarı yaşayabilir (normal tansiyonlu glokom). Yaş ilerledikçe göz tansiyonu değerlerinde hafif oynamalar görülebilir, ancak bu durum her zaman patolojik bir anlam taşımaz. Tek bir ölçümden ziyade, düzenli ölçümler ve diğer diagnostik testlerle birlikte doktorun kapsamlı değerlendirmesi esastır.

Prof. Dr. Tansu Erakgün, 1968 İzmir doğumludur. 1992’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, göz hastalıkları uzmanlığını 1997’de tamamlamıştır. Belçika ve Almanya’da retina hastalıkları ve vitreoretinal cerrahi eğitimi almıştır. 2004’te doçent, 2010’da profesör unvanını almıştır. Retina cerrahisi için geliştirdiği cerrahi cihazlar dünya çapında kullanılmaktadır. Diyabetik göz hastalıkları, retina hastalıkları ve göz travmaları alanlarında uzmandır. 2016’dan beri İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nde göz doktoru olarak görev yapmaktadır.