Göz içi lens ameliyatı, miyop, hipermetrop ve astigmat gibi görme kusurlarını düzeltmek amacıyla tercih edilen bir yöntemdir. Bu prosedür, göz içindeki doğal merceğin çıkarılmasını ve çok odaklı bir yapay mercek ile değiştirilmesini içerir. Ayrıca, katarakt tedavisinde de etkilidir. Hasta seçimi bu tedavi sürecinde hayati bir rol oynar. Seçim yapılırken, hastanın uzak ya da yakın görme ihtiyacı öncelikli olarak değerlendirilir. Aynı zamanda, hastanın pupil boyutları da dikkate alınmalıdır. Her hasta için bu ameliyat uygun olmayabilir; bu yüzden kapsamlı bir göz muayenesi şarttır.
Göz İçi Lens Uygulamasının Aşamaları
Göz içi lens tedavisi, modern tıp alanında önemli bir yer tutar. Bu tedavi, özellikle belirli görme kusurlarını düzeltmek için uygulanır. İlk olarak, hastanın göz yapısı detaylı bir şekilde incelenir. Bu inceleme, hastanın tedaviye uygunluğunu belirlemek için gereklidir. Doktor, hastanın göz sağlığı ve ihtiyaçlarına göre lens tipini seçer. İşlem, genellikle 3mm’lik bir kesi ile başlar.
Tedavi süreci:
- Hastanın göz yapısının kapsamlı muayenesi yapılır.
- Göz için uygun lens tipi seçilir.
- 3mm’lik kesi açılarak lens göz içine yerleştirilir.
Yerleştirilen lens, vücut ısısıyla etkileşime girerek doğal bir şekil alır. Bu süreç, hastanın göz sağlığına zarar vermeden gerçekleştirilir. Merceğin yapısı, hem uzağı hem de yakını görebilme özelliğine sahiptir. Bu çift odaklı yapı sayesinde, hastanın görme kabiliyeti önemli ölçüde iyileşir. Ek olarak, bu tedavi yöntemi katarakt tedavisini de kapsar. Böylece, tek bir operasyonla hem katarakt tedavi edilir hem de görme kusurları düzeltilir. Bu yöntemin başarısı, doğru hastanın seçimi, uygun teknik kullanımı ve deneyimli bir hekimin elinde artar. Tedavi, her hastaya uygun olmayabilir; bu nedenle detaylı bir değerlendirme ve muayene süreci esastır.
Göz İçi Lens Sonrası Bakım ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Göz içi lens operasyonu sonrasında, hastaların iyileşme süreci ve bakımı büyük önem taşır. Ameliyattan sonra genellikle görme kalitesi birkaç gün içinde normale döner. Hekimin tavsiyesine uygun şekilde antibiyotik ve kortizon içeren göz damlaları kullanımı hayati önem taşır. Ayrıca, gözyaşı damlaları da bu süreçte gereklidir. Hasta, tedavi sonrası genellikle aynı gün evine dönebilir.
Rutin kontroller ameliyattan sonra şu şekilde sıralanır:
- İlk gün kontrolü
- Bir hafta sonraki kontrol
- Bir ay sonraki kontrol
- Altı ay sonraki kontrol
Bu kontroller, hastanın durumuna göre göz doktoru tarafından değişiklik gösterebilir. İyileşme sürecinde, hastanın gözlerini ovuşturmaktan kaçınması önemlidir. Ayrıca, aşırı parlak ışık ve toz gibi gözü tahriş edebilecek etkenlerden uzak durulmalıdır. Göz banyosu ve yüzme gibi aktivitelerden bir süre uzak durmak da önerilir. Ameliyat sonrası dönemde, gözlere zarar verebilecek herhangi bir eylemden kaçınmak, iyileşme sürecini olumlu yönde etkiler. Hastaların, doktor tavsiyelerine sıkı sıkıya uyması ve herhangi bir sorun durumunda derhal doktorlarına başvurması gerekir. Bu süreçte, hastanın yaşam tarzı ve alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak, göz sağlığına maksimum düzeyde özen göstermesi beklenir.
Göz İçi Lensin Özellikleri ve Uygulama Kriterleri
Göz içi lens uygulaması, görme bozukluklarını düzelten kalıcı bir çözümdür. Özellikle miyop, hipermetrop ve astigmat gibi durumların yanı sıra katarakt problemi olan hastalar için idealdir. Bu yöntemle, gözün içindeki hasar görmüş veya işlevselliğini kaybetmiş doğal lens çıkarılır ve yerine uyumlu yeni bir lens yerleştirilir. Bu süreçte, hastanın detaylı bir göz muayenesinden geçirilmesi esastır. Çünkü her göz yapısı bu tür bir müdahaleye uygun olmayabilir.
Hasta seçiminde dikkate alınması gereken faktörler:
- Hastanın göz yapısı ve pupil boyutu.
- Uzak ve yakın görme ihtiyaçları.
- Meslek, yaş ve sosyal aktiviteler.
- Okuma alışkanlıkları ve entelektüel düzey.
Bu unsurlar, tedavi başarısını doğrudan etkileyebilir. Dolayısıyla, hasta seçimi yapılırken bu faktörler titizlikle incelenmelidir. Göz içi lens, günlük veya aylık kullanılan kontakt lenslerden farklıdır ve kalıcı bir çözüm sunar. Bu nedenle, hasta ve doktorun bu süreçte yakın işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini, çeşitli dönemlerde Antwerp-Belçika (Dr.Zivanovic Kliniği), Frankfurt-Almanya (Dr.Eckardt Kliniği), Duisburg-Almanya’da gerçekleştirdi. 2004 yılında doçentlik, 2010 yılında profesörlük ünvanını alan Dr.Erakgün, 2013 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’ndaki görevinden ayrılmıştır. Şu anda Kaşkaloğlu göz hastanesinde çalışmalarına devam etmektedir.